30 Kasım 2016 Çarşamba

Yalnızlığın Tatları

Sonbaharın yalnızları,
Yere düşmüş her bir ağacın yaprakları,
Ve çırılçıplak kalmış dalları.
Bir sokak lambasının sarısı,
Dans ediyorken çıplaklığın kahverengisi ile;
Yarın yağacak olan karın beyazı,
Ayın olmadığı gecelerde dahi, aydınlatacak sokakları.
Sabahın ilk ışıkları,
Bir ayaz ki, yorganın altında bile rahat bırakmaz seni.
Kalbini titreten, geceden kalma hayal kırıklıkları;
Yarım kalan şarap değil dudağındaki,
Yıllanmış yalnızlığın keskin tatları.

23 Kasım 2016 Çarşamba

Yaşamaya Devam Ettiler

Bazı insanlar tanıdım,
Bana ilham olan gecenin karanlığında kalan.
Ne notalarla dans ettirebilirlerdi,
Ne de kelimelerle bir girdap yaratıp seni içine çekebilirlerdi.
Onların şarkısı da şiiri de nefes alıp vermekti.                      
Ve yaşadıkları her an, başkalarının hayatlarında bıraktı bir an.
Kimisi güldürdü, kimisi düşündürdü.
Son zamanlarda düşünebilen insan da bulması zor oldu,
Bu kez kendileri düşündü.                 
Unuttuklarını düşündüler;
Hissettikleri günlere geri gittiler.
Başkalarının hayatlarında kendilerine ait anılar bırakmışlardı;
Her birini o an geri istediler.
Lakin mümkün müydü geçmişte kalan parçalardan,
Şimdide bir sen yaratmak?                      
Neyse dediler, yaşamaya devam ettiler.

19 Kasım 2016 Cumartesi

Mutlu Olmak Gerekli Mi?

Nasıl kavunun hakkıysa rakı,
Bu gecenin de bir şiirdir hakkı.
İnsan bilmediği diyarları hayal ederken,
Kendi memleketinde oluverir yabancı.
Kimi kimsesiz, saati pilsiz.
Ne geçi var, ne erkeni;
Onun için her zaman tam vakti.
Günü aydın, gecesi evvelden belli,
Yeri yok bir mum ışığına dahi
Mutlu olmak için biraz aptallık gerekli.
Peki mutlu olmak gerekli mi?

12 Kasım 2016 Cumartesi

Kendiyle Kavgalı

Dünyamın küçüklüğünü düşündüğüm vakitler,
Altına saklanıyorum egomun.
Kendimle verdiğim kavgada,
Yaralanabilecek kadar yakınımda duran insanları görüyorum.
Gidin diyorum, daha da geliyorlar.
Dünyama ben bile sığmıyorum,
Ama onlar yer de istemiyorlar.
Küçülüyorum, koskoca gölgemin yanında.
Işık nereden geliyor diye merak ediyorum,
Ama karanlıkta kaybolmak da korkutmuyor desem yalan olur;
Bir çok şeyin yalan olduğu gibi.

Yalnız kalmak istiyorum, ama bir başıma değil;
Kalabalıklarda yalnız kalayım, beni de alsın o yalnız insanlar aralarına.
Kendi maskemi kendim getireceğim,
Çok güzel çizilmiş tebessümlerim var,
Yahut senaryolaştırdığım mutluluk oyunlarım.
Almasalardı sahnemi altımdan,
Sergilemeye devam ederdim usanmadan.
Kapalı gişe oynattığım hayat dramalarım,
Eski bir defterle de dertleşmemiştim, o kadar yalnızım.



9 Kasım 2016 Çarşamba

Kendimi Dinleyemiyordum

Bir balerinin ayaklarının yere basması gibi,
Zarif; sessiz bir yağmur yağıyordu gecenin gözü açık bir vaktinde.
Yüzsüz olacaktı ki rüzgar,
Homurtuları cam, kapı demeden dolduruyordu odaları.
Kim bu konuşan diye tedirgin olduğum anlardan birinde,
Egomun sesinden, kulak veremiyordum kalbime.
Denizin sabahki halini hatırladım;
O dingin; ununu eleyip eleğini asan denizin.
Diyorum ya gözü açık bir vakitti,
Düşünün ki ağzı olsa dahi konuşmayacak denizi bile,
Rüzgarla aşka getirmişti.
Yağmur ise güneşin doğuşundan bihaber bir ayçiçeği gibi,
Tevazu halindeydi.
Sabahı sabah, beni adam edemedim;
Gerçi sabahın benim onu sabah etmeme ihtiyacı da yoktu hani.

6 Kasım 2016 Pazar

Zaman ise Geçmiş

Yalana renk katan ressam,
Kaç tuvale sakladın hayallerini?
Kim silebilir ki yaşanmışlıkları?
Peki ya geçmiş,
Kaçımızın sorgulamadığı gerçeklik?
Hangimizin umru dışı, kör noktası?
Anı yaşamak diye raks ederken,
Müziğin babasını kim inkar edebiliyor?
Yapamadığım bir şey varsa,
Yazdıklarımı hissetmek,
Hissettiklerimi yaşamak cesareti...
An, an diye sevişiyorken zamanla
Ya dolu geliyor minibüsler bize yer yok
Ya bizi alacak zamanları..
Yahut bambaşka bir sokakta bekliyorsak onları,
Kimin suçu bekletmek?
Zaman fahişe, zaman orospu
Her birimiz ararken kerhanenin yolunu.